Zeytin, doğanın bir mucizesidir. Akdeniz efsanelerinde onun adı "Ölmez Ağaç" ya da "Hayat Ağacı" olarak geçer. Gerçekten de zeytin ağacı, yüzyıllarca yaşayabilen bir canlıdır. O, aslında yeryüzüne bir armağan olarak gönderilmiştir.
Zeytin ağacının orijini, zaman içinde kaybolmuştur. Bu konuda iki görüş vardır: Birincisi, zeytinin ilk olarak Ege, Anadolu'nun Akdeniz kesimleri, Suriye ve Lübnan' da ortaya çıktığı; ikincisi ise orijininin Mısır, Kuzey Afrika'nın Atlas dağları kesimleri olduğudur.
Kazılardan çıkan sonuçlar, zeytin tarımının en az beş bin yıllık olduğunu göstermektedir. M.Ö. 16. yüzyılda Fenikeliler zeytini Ege adalarına yaymışlar, 14 ile 12. yüzyıllarda da şimdiki Yunan yarımadasına taşımışlar ve böylece ekim alanları genişlemiştir.
Zeytin, M.Ö. 1.050'de şimdiki İspanya'ya, M.Ö. 600'lü yıllarda da şimdiki Fransa topraklarına ulaşmıştır. 1.492 yılında Amerika kıtasına ayak basılmasıyla birlikte zeytin Avrupa sınırlarının dışına çıkar ve zaman içinde Yeni Dünya'ya yayılır.
Zeytin, bir Akdeniz ürünüdür. Dünya zeytinyağı üretiminin de yaklaşık %95'i Akdeniz'e kıyısı olan ülkeler tarafından sağlanır. Ülkemizde üretilen zeytinin yaklaşık %30'u sofralık, yani doğrudan yenilmek üzere; %70'i ise yağlık, yani zeytinyağı elde edilmek üzere değerlendirilir.
Zeytin ağacı ilkbaharda çiçeklenmeye başlar. Meyvelerinin olgunlaşmasının başlangıcı ise yaz aylarındadır. Eylül ile Kasım aylarında renk değiştirmeye başlayan zeytin önce yeşilden mora, sonra siyaha dönüşür. Zeytin, boyu 10 metreye kadar çıkabilen, sık dallı, yayvan tepeli ve daima yeşil yapraklı bir ağaçtır. Heybetli, geniş ve kıvrımlı, bir gövdesi ve estetik bir görünümü vardır. Ağaç yaşlandıkça, düzgün gri renkli gövde kabuğu giderek çatlar. Etli meyvesinin içinde sert bir çekirdek vardır. Meyvenin etli kısmından ve çekirdeğinden elde edilen yağı bakımından çok değerli bir ağaçtır.
Zeytinyağı, zeytinin etli meyvesinin de çekirdeğiyle birlikte sıkılmasıyla elde edildiği için tohumlardan elde edilen yemeklik yağların aksine aslında bir "meyve suyu"dur.